"Sivas'ta üniversite 'de öğrenci iken, sabah fırından yeni çıkmış pide ekmeği alırdım. Ağzımız yana yana yerdik. Hemen ardından da, sokaktaki çeşmelerden birinden kana kana su içerdik. O pide midede hamur olur akşama kadar acıktırmazdı." diye örnek verebileceğim anılar.
Bir de hiç unutamadığım bir anı var. Gene Sivas. Cuma günü akşama doğru saatlerde, çarşıda boş boş geziyorum. Biraz daha zaman geçirip eve gideceğim. Babam pazartesi para gönderecek. Cebimde hiç para yok. Pazartesini nasıl edeceğimi düşünüyorum. Açım. Evde yiyecek bir şey yok. Bakkallara borç var. Bir şey alamıyorum. Hafta sonunu bir arkadaşa gidersem açlıktan ölmeyeceğimi planlıyorum. Babamın maddi durumu iyi değil. Çok zor okutuyor beni.
Derken hadi lan şu bankamatiğe bir daha bakayım diyorum. O ne! Babam pazartesi göndereceği parayı cuma günü göndermiş...
Bunu yazarken bile ağlamaklı oldum.
O umutsuzluğu, ardından da yaşanan sevinci tekrar hatırladım.
Açlıktan öleceğimi düşünmüştüm o zaman. Yaşamımı devam ettirmek için plan yapmıştım.
Vay be!