Dini ve insani duyguları sömürerek dilenildiği için konuya önce dini sonra insani açıdan bakalım.
İslam dininde dilenmek yasak değildir. Fakat din kuralları şöyle tanımlamaktadır: Kişi eğer yapacak işi yoksa ve iş yapamaz halde ise, sadece o günlük yiyeceğini çıkartacak kadar dilenebilir. Ayrıca sesli bir şekilde dilenmesi de yasaktır.
İnsani açıdan değerlendirildiğinde, öncelikle devletin düşkün, zor durumda olan bireylere yardım etmesi, devletin yetersiz kaldığı durumlarda sosyal yardım organizasyonlarının bu kişilere sahip çıkması gerekmektedir. Bu organize yardımların kolay ve onur kırıcı olmaması, bu duruma düşen kişilerin sokakta dilenmek yerine ilk önce bu kurumlara başvurması gerekmektedir. Çünkü bu kurumların güvenilir, yaygın ve koruyucu olması, yardımda bulunan kişilerin sokaktaki insanlara değil de bu kurumlara yardım etmesine ve ortaya çıkan sahtekarlıkların önlenmesine sebep olacaktır.
Dilenciye para vermemek, İstanbul gibi bir metropolde yaşayan insanlar için yürek parçalayan zor durumlardan birisidir. Ben de dilencilere para vermiyorum. Çünkü dilencilere karşı özellikle İstanbul'da sürekli bir güvensizlik var.
Sokakta her yerde dilenciler ile karşılaşıyorsunuz. Son yıllardaki numaralardan bir tanesi, dağ gibi bir delikanlının yanınıza yanaşıp: "Abi biz burda inşaatta çalışmaya geldik, ama hiç paramız yok. Bir lira bana verebilir misiniz? Ekmek alacağım" demesidir. Böyle dilencilik olmaz. Bu dilenme değil üç kağıtçılıktır. Çalışabilme ehliyetine sahipsen özellikle İstanbul'da yaşıyorsan en azından karnını doyuracak kadar para kazanacak bir şeyler yapabilirsin. Karnını doyuramadığın zaman dilenmek dinen de serbest fakat sahtekarlar yüzünden insan gerçekten ihtiyacı olana da yardım edemez hale geliyor.
Örneğin sabah otobüse binmek için durağa gittiğimde durakta bekleyen yaşlı teyze:
- "Oğlum bana Allah rızası için 2 ytl ver. Açım. Ekmek alacağım" dedi.
- "Teyzeciğim, ben sana şurdan ekmek arası bir şey yaptırayım, ne istersin?" dedim.
- "Burda yemeyeceğim yavrum. Evde çocuklara götüreceğim" dedi.
- "Olmaz teyze. Burada sana bir şey alayım. Onu götürürsün" dedim.
Durak bayağı da bir kalabalıktı. Sanırım günün hasılatını kurtardığına inanan teyzecik ayağa kalktı. Yoldan geçen bir taksiyi çevirdi. Bindi ve gitti.
Biz de şaşkın şaşkın arkasından gelen Mecidiyeköy otobüsüne tıkış tıkış bindik.
İşte bu tarz kötü örnekler sebebiyle insanın güveni, inancı kayboluyor.
En güzeli, gerçekten ihtiyacı olanları, aile bireylerimiz ya da gerçekten ihtiyacı olanları bulma konusunda inandığımız kişi ya da kurumlar aracılığıyla bulmak ve yardım etmektir.
İslam dininde dilenmek yasak değildir. Fakat din kuralları şöyle tanımlamaktadır: Kişi eğer yapacak işi yoksa ve iş yapamaz halde ise, sadece o günlük yiyeceğini çıkartacak kadar dilenebilir. Ayrıca sesli bir şekilde dilenmesi de yasaktır.
İnsani açıdan değerlendirildiğinde, öncelikle devletin düşkün, zor durumda olan bireylere yardım etmesi, devletin yetersiz kaldığı durumlarda sosyal yardım organizasyonlarının bu kişilere sahip çıkması gerekmektedir. Bu organize yardımların kolay ve onur kırıcı olmaması, bu duruma düşen kişilerin sokakta dilenmek yerine ilk önce bu kurumlara başvurması gerekmektedir. Çünkü bu kurumların güvenilir, yaygın ve koruyucu olması, yardımda bulunan kişilerin sokaktaki insanlara değil de bu kurumlara yardım etmesine ve ortaya çıkan sahtekarlıkların önlenmesine sebep olacaktır.
Dilenciye para vermemek, İstanbul gibi bir metropolde yaşayan insanlar için yürek parçalayan zor durumlardan birisidir. Ben de dilencilere para vermiyorum. Çünkü dilencilere karşı özellikle İstanbul'da sürekli bir güvensizlik var.
Sokakta her yerde dilenciler ile karşılaşıyorsunuz. Son yıllardaki numaralardan bir tanesi, dağ gibi bir delikanlının yanınıza yanaşıp: "Abi biz burda inşaatta çalışmaya geldik, ama hiç paramız yok. Bir lira bana verebilir misiniz? Ekmek alacağım" demesidir. Böyle dilencilik olmaz. Bu dilenme değil üç kağıtçılıktır. Çalışabilme ehliyetine sahipsen özellikle İstanbul'da yaşıyorsan en azından karnını doyuracak kadar para kazanacak bir şeyler yapabilirsin. Karnını doyuramadığın zaman dilenmek dinen de serbest fakat sahtekarlar yüzünden insan gerçekten ihtiyacı olana da yardım edemez hale geliyor.
Örneğin sabah otobüse binmek için durağa gittiğimde durakta bekleyen yaşlı teyze:
- "Oğlum bana Allah rızası için 2 ytl ver. Açım. Ekmek alacağım" dedi.
- "Teyzeciğim, ben sana şurdan ekmek arası bir şey yaptırayım, ne istersin?" dedim.
- "Burda yemeyeceğim yavrum. Evde çocuklara götüreceğim" dedi.
- "Olmaz teyze. Burada sana bir şey alayım. Onu götürürsün" dedim.
Durak bayağı da bir kalabalıktı. Sanırım günün hasılatını kurtardığına inanan teyzecik ayağa kalktı. Yoldan geçen bir taksiyi çevirdi. Bindi ve gitti.
Biz de şaşkın şaşkın arkasından gelen Mecidiyeköy otobüsüne tıkış tıkış bindik.
İşte bu tarz kötü örnekler sebebiyle insanın güveni, inancı kayboluyor.
En güzeli, gerçekten ihtiyacı olanları, aile bireylerimiz ya da gerçekten ihtiyacı olanları bulma konusunda inandığımız kişi ya da kurumlar aracılığıyla bulmak ve yardım etmektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder